Perşembe, Eylül 21, 2006

14 Şubat

Sevgilimle aramızda yazılmadık bir anlaşma vardır, tam 4 senedir hiç şaşmadan tekrarlanır gider bu. Bir nevi kendi aramızda geliştirdiğimiz bir gelenek oldu kısacası. Her özel günde ilk karşılaştığımız yerde, Taksim Meydanı'ndaki tramvay durağında aynı saatte buluşuruz. Saat tam 11'i gösterdiğinde, iki elimiz kanda olsa bile orada oluruz. Muhakkak!

Bugün 14 şubat, yine aynı yerde buluşacağımızı biliyor ve mutluluktan havalara uçuyorum. Nedendir bilmiyorum, hep böyle hissediyorum buluşacağımız zamanlarda. Halbuki önceki akşam akşam yemeğindeydik. Bugünün geçirdiğimiz diğer 14 Şubat'lardan farklı olmasını istiyorum, o yüzden bir miktar hazırlık da yaptım. Bu yıl iki hediye birden aldım. Ee, yaş kemale erdi artık, yıl 1998 yani yaş oldu 28. O'na artık ömrümün geri kalanını birlikte geçirmek istediğimi söyleyeceğim. Bu aslında bir sır değil, aramızda olan diğer yazısız anlaşmalar gibi ikimizde inceden bu konuyu biliyor ama yine de birbirimize çaktırmıyoruz.

Saat 09:00. 09:45'teki Beşiktaş vapuruna binecek olursam, tam saatinde orda olurum sanırım. Hediyelerimi bir daha kontrol edeyim, bir sorun olmasını istemiyorum.

Birincisi bir karakalem çalışma, bildiğim bir ressam var Kadıköy'de. Her zaman aynı yerinde açar tezgahını ve vesikalıktan portreler yapar. Vesikalık fotoğraflarımızı götürdüm geçen hafta, ikimizi yanyana çizsin diye. Kelimelerle aram pek iyi değildir, annem küçükken hep bu sebepten dolayı "Cemil, kekelemeden konuşsana it sıpası" diyerekten azarlardı beni. Babam da "Karışmasana hanım, çocuğu aptal edeceksin, vurma o kadar kafasına" diyerek araya girmeye çalışırdı. Canım babacığım, güzel anneciğim. Nur içinde yatın.
Evet, bizi yanyana çizsin fotoğraflarımızı verdim diyordum, ama dedim ya kelimelerle aram pek iyi değildir diye beraber yaşlanmak, bir ömrü beraber harcamak istediğimi anlatmak için bizi çizerken yaşlandırmasını istedim ressam Hüseyin Amca'dan. Önce gözlüklerinin üzerinden şöyle bir baktı, sonra bıyık altından gülerek Senin saçlar gider ama!" deyiverdi. "Olsun be amca" dedim "Canın sağolsun!"

İkinci hediyeyi nereye koymuştum? Hah, buldum. İç cebimdeydi. Onu da tanıdık bir kuyumcudan aldım, Kapalı Çarşı'dan. Güzel bir tek taş pırlanta. Nam-ı diğer 'Altın Vuruş'um, yani evlenme teklifim için.

Çeyrek geçiyor, artık evden çıkmalıyım. Umarım bu karlı günde bir kaza bela olmaz da sağ salim temiz pak gidebilirim.

Saat 10:50, daha on dakika var. Nasıl beklerim şimdi bu heyecanla? Neyse oturayım, nasılsa gelir birazdan. Beni bekletmeyi pek sevmez. İşte göründü bile sevgilim, yaşasın çok heyecanlıyım. Hmm, bugün ona geçen sene aldığım siyah paltosunu giymiş. Çok yakışıyor. Değilmiş. İnsan insana benzer derlerdi de inanmazdım, ne kadar çok benziyor yahu.

Saat 11:30 oldu hala gelmedi. Birşey mi oldu ki acaba? Annesi mi? İşten izin mi alamadı yoksa? Yok yok olamaz dün akşam konuştuğumuzda böyle birşeyden bahsetmemişti. Hem bir sorun olsaydı telefon ederdi benim Aşkım.

Saat 13:00 oldu yahu, gidip birşeyler yesem mi acaba? Kahvaltı bile etmemiştim. Telefonuna cevap da vermiyor. Ne oldu ki acaba? Yok yok biraz daha bekleyeyim en iyisi, sonra beraber gideriz. Hem beni burada göremezse çok üzülür sevgilim. Evine gitsem? Yok yok koskoca Beşiktaş'ta bir insanın evini adından nasıl bulabilirsin ki? Mümkün değil olamaz. Bir daha arayayım en iyisi. Hah, şimdi de cep telefonuna ulaşılamıyor. Nefret ediyorum şu anonstan, the number you have called bidi bidi bidi...Ev telefonları; kesilmişti dün. Offf!

"Saat 20:00.
Şimdi haberler.
Taksim müdavimlerinin yıllardır görmeye alıştığı Meczup Cemil meydandaki tramvay durağında bu sabah saatlerinde ölü olarak bulundu. Yetkililerin yaptığı açıklamada sabah devriyesinin görevini yapmakta olduğu sırada durakta kendini asmış olarak bulunduğunu belirten yetkililer ayrıca, duraktaki banka yaslanmış bir adet tablo ve merhumun iç cebinde beyaz altından muhtemelen taşı düşmüş bir adet yüzük bulunduğunu ve şu anda merhumun yakınlarının araştırıldığını bildirdiler.

Yıllardır her 14 Şubat'ta yoldan geçen sevgililere elindeki tabloyu göstererek onları uzaktan öpücüklere boğan Taksim'in bu renkli simasına bir kez daha Tanrı'dan rahmet, sevenlerine sabırlar diliyoruz."



..Amin.


-Şubat 2006-

0 Eleştiri: